29 Aralık 2008 Pazartesi

Farid Farjad

Duymak, bir canlının ilk gelişen duyusu. Bir bebek anne karnından dünyayı ilk olarak duyarak tanımaya başlayacaktır. Korkuları duyacaktır, üzüntüleri... mutlu olmayı duyacaktır şen bir kahkahada.. Zamanla diğer duyuları gelişecek ve hayata dokunmaya hazır olacaktır.
Duymak, bir sesi duyup tanımak, ısınmak, sahiplenmek. Hafızanın en derinlerinde saklamak, öyle ki en ciddi hafıza kayıplarında dahi duyunun hatırlama yetisinin en az etkilenmesi diğer bir ilginçlik olsa gerek.
Yaşanılan her şey zaman geçtikçe bir tortu bırakarak kalıyor arkada, çok uzaklardan da olsa duyuluyor sesleri hala..

İranli bir keman virtüözü, Farid Farjad da içinde barındırdığı tortuyu duyurmaya çalışıyor, bunun için de kemanı kullanıyor. Dört telli bir çalgı ile üstelik. Kemanın tınıyan nağmelerinin insan sesine en yakin sesi verdiği söylenir. Sırasıyla sol,re,la ve mi telleri hepsi bu, perdesiz ayrıca. Dolaşsın dursun parmaklar uçurumlarda.

Farid Farjad 1938 Tahran doğumlu, yaşadığı toprakların acılarını sevinçlerini kabullenişlerini isyanlarını anlatıyor. Bize hep tanıdık gelen sesler sunuyor kulaklarımız için. Uzun bir yola çıkarıyor önce ışıkları olan sonra ilerledikçe rampaları tırmanıyor ve o içinize doldurduğu boşluk ile iniyor düzlüklere. An Roozhalarına kaydetmiş tüm bu yolculukları üstelik.

Başka topraklarda doğmuş olsaydı Avrupa da yahut Amerika da, dünyanın bunca yıldır çektiği acıları daha net bir şekilde notalara döküp insanlığın gözyaşlarını kemanı ile sağa sola saçtırmak için her gün kapısı çalınırdı, kendi yarattığı kıyıma bir kılıf bulup, kendini tatmin etmiş olur vicdanını bir çamaşır makinasında yıkayıp, kurutmaya bırakırdı.

Neyse ki sadece müziğini yapıp bazı ruhları gerçekten yıkayıp yaşadıklarını hatırlatıp varlığı ödüllendiriyor.
Yakın zamanda Türkiye'de de bulunup bir dizi konser verdi bu büyük müzisyen. Doğal ve ünsüzdü tüm o popüler kültürün artıklarından sıyrılmış bir ses gibi dolaştı ve gitti. O Farid Farjad, kemanı ile hüznün resmini yapan adam. Nasıl bir hissiyata sahiptir ki o kemanı bu kadar derin ve acıtarak çalabilir, nasıl bir sanatçıdır ki bu sanatını böyle icra edebilir. Fazla söze gerek yok.
Yazarın notu; Eserleri bir yerlerde çalındıkça, gerçek anlamda mutluluğun aslında ne kadar değerli bir şey olduğu anlaşılıyor. Bu sesleri ve hisleri sadece ve sadece onun kemanından ibaret duyabilme dilekleri ile...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder