2 Haziran 2012 Cumartesi

At

Bir şeylerin bir anlamı olmalı.
Belki hayata bir anlam için gelmişizdir, belki hayatı da anlamaya çalışmamız da bunca, bundandır.
Bir uçak geçer, sen içinde.
Ben yolun ortasında bir arabanın camında yansır yüzler, camda benim, bulutlarda senin.
Şikayetim var Hakim bey o yüzden.
İtirazlarımı ciddiye almadın, hadi bakalım, ver kararı uydur kanuna.
sen bir atın tepesinde
senin tepende bir ay dolunaydan,
dolunayın ışığında bir mehtap,
denizde yakamozlar,
parlayın anasını satayım nasılsa,
karanlık bol,
hayaller sınırsız,
yanılsamalar oyun,
ve biz severiz oyunları.

Söz uçar yazı kalır,
peki ama nasıl unutulur susmalar,
sussam olmaz ki...
hele biri sana güvendiğinde
sırtımda bir cübbe siyahtan,
salonda yüzler kara,
kiminin bahtına çalınır o koyu kara,
kimi de bahtını aydınlatmak için çalar o karanın koyuluğunu,
lakin güvenmişse sana bir kere
her ne boksa
susamazsın arkadaş,
vazgeçmek olmaz.
sen vazgeçsen o telefonun susmaz.

Evet,
Belki hiç bir şeyin anlamı yoktur,
biz kondururuz anlamları ucuna, ucuna.
şimdi, hey austos,
kimseden teşekkür beklemeden
siktir git kaybol karanlıklarda.

koyu karanlıklarda artistliğin anlamı yok,
anlamsızlıkların da karanlıkları çok,
kime ne anlatıyorsun,
şikayetin yasaklara ise
şimdi ne yaptıysan unut,
yapmadıklarını da ekle ucuna,
hadi austos,
siktir git kaybol karanlıklarda


M. ERDEM'den gelsin o vakit
HAKİM BEY.
http://www.youtube.com/watch?v=Yy8mCKQnzWU