29 Ocak 2010 Cuma

parmak uçlarında


Çok zor mu ki hayatın
aslında basit her şey,
önce al bir nefes
sonra bırak kendini.
boşlukla tanıştın mı
uzat elini.


yabancı mısın bu yollara

ki sakın bir tanıdık bekleme.
değişebilir misin söyle
bu saatten sonra ne olmak istersin
ne kurtarır seni ve dünyanı.


Kayıp saatler bekçisi
elinde demirden sopası
düşten biraz gerçek, gerçekten fazlasıyla uzak.
takıldın tavşanın peşine.

dalgalar gibi almış kanatlarının altına rüzgarı
kirli bir camda izler dünyayı
dünya nedir kaderin?
ne diye bunca baş dönmelerin.

eksenim etrafında radyo dalgaları
tutmuşlar dudaklarımdan
soğuk ve ıslak
bir aşağıya bir yukarı çekiştiriyorlar.
çok ağır bu yağmurun damlaları ve aksak süzülüyor penceremden
bir birlerini feda ederek bir bin parça.

vakit geç ömrüm
yaşım ortasında yirminin
dizlerim ağrıyor
ve cümlelerin kısık nicedir.


ve bir ay doğar

dolunay.

bırakır gidersin sözleri

sözler gece de yıldız gibi parlar.


Ayrı filmlerin karesi olduk aynı ekranda bir araya gelemeyecek

Ve çok oldu ayrılıklar arkasından dökülen sular yetmeyecek

Sesler yükseldi alabildiğine duvarlar örtmeyecek

Ne gözler anlatabilir sevgiyi ne de kalp bir başkadır aşkta.

Eller yalnızca

Eller anlatır beni sana.

Dokunsun ellerin

Günah gibi değil ellerim

Gün ağırır gibi dokunsun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder