11 Mayıs 2012 Cuma

Ne?

Şimdi tam olarak olması gereken yerdeyim ama bu olmam gereken yerin bu olmadığı bilincinden kurtulmama engel değil. Olması gereken yer, hayat denilen zımbırtıda yaptıkların ya da yapmadıklarınla bir şekilde bulunduğum konumu tanımlar. Lakin bu zımbırtıda insan denilen malukatın hayalleri olduğu gerçeğini değiştirmez. İnsan, hayal kurar, düşünür, düşler. Önü alınmaz bir şekilde hem de. Aksini iddiaa eden yalan söylüyordur. Zaten son zamanlarda özellikle bu kadar iyi yalancılar yetiştirmemizin başka bir anlamı olamaz.

Olmam gereken yerin ne olduğunu bildiğim zamanlar da bilemediğim zamanlar da oldu. Olması gereken yerde bulunmanın verdiği o ağırlık, olmam gereken yerlere gidişimi hep engelledi, her gelişmede mani oldu. Olmam gereken yerin olması gereken yere bir yolculuk esnasında durak olduğunu düşünerek bunca zaman kendimi avuttum. Fakat ben artık şarkı dinlemek değil, bu boktan sesimle şarkı söylemek istiyorum.

Ben merkezci ilk ve muhtemelen iş bu tek yazıyı bu vesile ile biran önce sonlandırma telaşındayım. Öyle kurulacak cümle var ki ve her biri aslında o kadar manasız ki yazmak bile eziyet. Eee austos bozuntusu ne bok yemeye yazıyorsun o halde diyen olursa - lan kim niye desin, sanki başka okuyan var- işte nedensiz, derim. Her şey nedensiz olur, nedenini biz sonradan yorumlarız. Aynı gazete köşelerinde ki aptal fal yorumları gibi, akşam okurken eee lan harbi bak bu bundan dolayı olmuş, bilmiş oğlum/kızım adamlar, mantığı.

Acayip geveze olduğum günlerden bir günde Ülke denilen üzerinde yaşadığımız ve bizim daha iyi şartlarda yaşamamızı sağlayan yer komedi filmine dönmüş bir gündemle nefes alıyor. Hukuk, oyun hamuru gibi olmuş vaziyette, büyüklerimiz çocukluklarını özlediyse demek...

Bu nedenle çok konuşulacak değil, çok susulacak zamanlardayız. Zaman ana, yeniden doğurana kadar kendini, ben kendi biricik anneciğimin anneler gününden başlayarak, bunu okuyan herkesin anneler gününü kutlarım. Analarımız dilerim, siyasete karıştırılan kavramlar olmaktan çıkar ve o masum kokularıyla, güzellikleriyle çocukluğumuzun ellerinden tutarak yürüyen sıcaklıklar olarak, sağlıkla hep yanımızda olurlar.

Hukuk, şike, eyyam, adalet, kanun, insan, çıkar, güç, güçlü, denge, para... para... para.. endüstriyel kurumlar, amatör ruhlar. Akıllı sütler, aptal yerine konulan insanlar. Aslında baya zekiler de çevreleri kötü. Büyümüş küçüklerden olmamayı dileyen çocuklar yetiştirirler.

Kimseyi itham etmeyen ve suçlamayan, Bir salağın, zırvalıklarını dinlediniz. Vaktinizi çaldıysam affola. Vaktime ortak olduysanız eyvallah.


http://fizy.com/#s/3hx19k

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder