27 Kasım 2010 Cumartesi

raylar üzerinde tıngır mıngır


gecenin tam üçünde usulca sokuldu bir kış koynuma ve bir şarkı fısıldadı cennetten...
biraz yorgundu ellerim ve buz kesti yavaşça bedenim,
aman allahım bu nasıl bir his yeniden doğmak için bir nefeste ölmek.
Zihnim berrak, ciğerlerim temiz, tıkanık değil ruhum, soluduğum bu yağmur yıkadı içimi
başımın altında yumuşacık bir diz.
karanlık, beyaz odada bir mum ışığı, kapalı televizyon camından yansıyan
ve gittikçe uzaklaşıyor dans eden o ateşten elbisesiyle bir kız.
bir hüzün çöküyor keyifle, ki hiç bu kadar mutlu olmamıştı pişmanlıklarım.
ellerini tuttuklarım, dokunamadıklarım biliniz ki bir tek düşlerime kira almaktayım.

biraz zaman geçti
bir yola düştü düşlerim
ne içinde bu dünyanın
ne de büsbütün dışında içinin
raylar üzerinde tıngır mıngır
ışıklar saçtı sözlerin
ve tüm söylenenlerin
tek bir tanığıydı gözlerin.
raylar üzerinde tıngır mıngır
ışıklar saçtı sözlerim.

ve tüm söylediklerim
aşk üzerineydi çocuk.

nefrete duyduğum aşk büyüttü beni
ve sen emeğini vakite çevirirken
birileri senin vaktini çoktan nakite çevirmişti bile
durup dururken bu şehre kızdım çocuk
hiç suçu yokken hemde.
ne çok insan var değil mi
ve ne çok hikaye
ve ne de çok yokluk.

geride bıraktım ve devam ettim
zihnim biraz bulanık
düşüyor düşlerim bir bir
ağa takılıyor balıklarım
bir el bırakacak tekrar suya elbet
ah o da ankara'da olmasaydı bu vakit.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder