28 Şubat 2010 Pazar

tik tak

Saat katranlarına asılı duruyor ruhun

Kim bilir belki de vakasıdır bir intiharın

Senin duyduğunla farklı onun işittikleri

Düş dediği süzülüp içine dolan bir duman-

Bir delilik yapabilir misin

Şöyle içinden geldiği gibi,

Bir Mumbly gülüşüyle karşılayabilir misin ölümü

Ve ruhun süzülebilir mi bir düş gibi içine onun.

Tik

Tak

Bak

Yaklaşıyor

Vakit

Söyle bakalım nedir son sözün

Oynadığın son çocuk oyunun

Göster bakalım yaralarını

Ve takılan çelmeyle yere kapaklandığında kanayan dizini.


Daha iyisini yapabilirsin

Beklemeden çıkabilirsin, kapı aralık.

Tutma kendini ve sayma her biri eşit dakikaya bölünmüş saatleri

Kırabilirsin o camı

Elinde çekiç.

Güçlü müsün susarken

Ağlayabilir misin sebepsiz

Hiçbir şey bilmeden

Kör ve sağır

Seni kandıran zihnine kapılıp

Son bir adım

göz yaşları yaratabilirsin

evet bunları yapabilirsin

bir kuş gibi süzülürken gökyüzünde

bir taş gibi düşebilirsin yeryüzüne

ağaçlar gibi sımsıkı tutunabilirsin kökünle

ve bir şarkı gibi yıllarca söylenebilirsin dillerde.

13 Şubat 2010 Cumartesi

kapılar


Musiki ile hicran ediyor gönlüm,
yeditepeli şehrim İstanbul.

açıyor bahçelerinde sessiz,
rüzgarlarla sevişmiş yediverenler.

aranıyor bulutlar sevdiğini,
hep bir yanı ateşse diğer yanı kül.
güzel bir dünya
yalnızca düşlerde mi mümkün!?

evet bir gün daha ekledik mi ömrümüze
varacakmışız gibi nihayete
sevinsek mi alelacele.

toprak derin
gökyüzü engin
suların serin
uçurumların sarp senin

kıyılarında durdum korkumdan
uzaktan geçen gemilere baktım hep,
serde sakladım kimdim, neydim, neye aittim
sonunda bir şişenin içine hapsoldu nefesim.

ve beni almaya geldiklerinde
gözlerimi kaçırdım insanlardan,
bir suçum olacaksa eğer
bilinsin
yaşamaya dair ne varsa hepsinden hüküm giydim.

kayıtlara geçsin
kırılacak kalemlerin yerini aldı sözlerim
ve
duyulacaklar
hep bir bağbozumu tadındaydı.
dilimde hala aynı paslı yanın.

kapılar açıldı ve
kapılar kapandı
ilk sesi duyana kadar bekledi yolcu
hiç inmek istemiyordu.
bir durak onun, diğeri onaydı
ve yarım aralıklardan izlerdi dünyayı.

ıslanmıştı yolları
ve üşümüştü elleri
bir adım daha atsa düşecekti
attı
her yanı düş'tü.
kanadı dizleri.

5 Şubat 2010 Cuma

Lost for words

we've some cool ideas but we haven't power to legs...
Our souls are walking to darkness the roads, the roads are silence...

"i was spending my time in the doldrums
i was caught in a cauldron of hate
i felt persecuted and paralysed
i thought that everything else would just wait

while you are wasting your time on your enemies
engulfed in a fever of spite
beyond your tunnel vision reality fades
like shadows into the night

to martyr yourself to caution
is not going to help at all
because there'll be no safety in numbers
when the right one walks out of the door

can you see your days blighted by darkness?
is it true you beat your fists on the floor?
stuck in a word of isolation
while the ivy grows over the door

so i open my door to my enemies
and i ask could we wipe the slate clean
but they tell me to please go fuck myself
you know you just can't win"