Ah Zeus'un en deli oğlu Apollon, asiliğin güneşe hükmetmekten daha mı güçtü ve sanatın ve geleceğin tanrısı olmak kolay mı sandın? yahut Daphne'ye olan aşkın yaklaşabilir miydi güneşe?
Mitolojiye göre Zeus'un Heradan oğlu Artemis'in ikiz kardeşidir, Phoesbus.
yunan mitolojsindeki en önemli tanrılardan biridir. Kıta Yunanistan'a özgü bir tanrı olarak kabul edilirken, yapılan araştırmalar Apollon'un artık Anadolu kökenli bir tanrı olduğunu ortaya koymuştur.Apollon kelimesi de Yunanca değildir. Azra Erhat, Apollon'un asıl doğum yerinin Anadolu kıyıları yani Lykia ve özellikle doğduğu kentin Patara olduğunu belirtmektedir. İlyada'nın bazı bölümlerinde Apollon, Lykegenos sıfatıyla da anılmaktadır. Likyalı anlamına gelen bu sıfat onun Likya bölgesiyle bağlantısını gösterir. Adına birçok tapınak yapılmıştır bunlardan biri Didim dolaylarında bulanan apollon tapınağıdır.
Apollon çeşitli özelliklere sahip olsa da tasvirlerde genellikle tek bir biçimde gösterilir. Güçlü ve ideal fiziğiyle genç erkek güzelliğini temsil eder ve genellikle çıplaktır.
Efsanelerde Apollon'un aşkları da önemli yer tutmaktadır. Bunların en ünlüsü Daphne'dir.Ancak Daphne ona yüz vermez. Apollon'dan korkup kaçar ancak ondan hızlı olan Apollon koşarak kızı yakalar. Athena gibi bakire kalmaya yemin eden Daphne bunun üzerine kendisini saklaması için toprağa yalvarır, bu isteği kabul edilir.Vücudu bir defne ağacına, saçları güzel kokulu yapraklara dönüşmüştür. Bu duruma çok üzülen Apollon defneyi kutsal ağacı yapmış, ünlü ozan ve savaşçıları defne yapraklarından yapılmış taçlarla onurlandırmıştır.
Ah Phoebus Ah, kolay mıydı Zeus'a direnmek ve aşık olmak daphne'ye,
ve yitirmeden aklı sarıp sarmalanmak kutsal dallara
bir şiir yahut masaldı oysa ki anlatacağın o ağaca.
Romalı Agustos tarafından, palatium sarayında, roma tarihinin 725. yılı kurulan apollon mabedi için yazdırıldığına rivayet edilen şiirde şöyle anlatılır aynı zamanda müziğin sihirli notalarına hükmeden Apollon için;
vates? quid orat de patera novum
fundens liquorem? Non opimae
sardiniae segetes feracis,
non aestuosae grata calabriae
armenta, non aurum aut ebur indicum,
non rura, quae liris quieta
mordet aqua taciturnus amnis.
premant calenam falce quibus dedit
fortuna vitem, dives ut aureis
mercator exsiccet culillis
vina syra reparata merce,
dis carus ipsis, quippe ter et quater
anno revisens aequor atlanticum
inpune. me pascunt olivae,
me cichorea levesque malvae.
frui paratis et valido mihi,
latoe, dones et precor integra
cum mente nec turpem senectam
degere nec cithara carentem.
şair, mabedin adak ocağı önünde apollon'dan ne ister? testiden şarabı dökerken, ne ister? semiz ve bereketli sardinia'nın taşkın ürünlerini değil; kızgıncalabria 'nın güzel sürülerini değil; ne altını, ne hind 'in fil dişini, ne sessiz ırmağı, liris 'in, durgun sularıyla dişlediği tarlaları.. varsın talihin lütfüne nail olanlar calena bağlarını istedikleri gibi budasınlar, varsın zengin bezirgan suriye eşyası ile trampa ettiği şarabı altın kupalar içinde içsin.
ilahlar onu sevdiği için o, yılda iki üç defa, serbestçe atlas denizini görebilir.
bana gelince, bir parça zeytin ve hafif hindiba ve ebegümeci otları beni besleyip gidiyor.
ey latolia 'lı, bana yalnız benim olan şeylerin zevkini sürmek imkanını ver; daima, sana yalvarışım, kafam dinç olarak ayıp bir ihtiyarlıktan muaf kalabileyim ve kitaramdan mahrum olmayayım, diyedir.
Themistokles'in hukuk adına bağlı gözlerinden sonra bir övgü de zeus'un hükmedemediği oğluna.
Yazar'ın notu;
Nice metiyeler düzülen Apollon'un umrunda mıydı güç, gelecek ve güneş'e hükmetmek, eminim onun aklında yalnızca, daphne'nin gölgesinde yansımaktı denizlere...
Kutlarım dostum, güzel bir yazı olmuş.
YanıtlaSilÜzerime alındım nedense, teşekkür ederim :)
üzerine mi alındın =) alınmalısın.
YanıtlaSilyazı tamamen sana ithafendir.