7 Aralık 2014 Pazar

EMEK SAHNESİ



-Emek sahnesi-

Sahne 1. ( tek sahne )

Bir adam iki çocuğu ile bir kaldırama oturmaktadır. Şehir metropoldür. Kalabalıktır. Aralık ayıdiır. Soğuktur. Yağmur gerçekten insafsızca yağmaktadır.
Büyük çocuk sekiz, küçük çocuk dört yaşındadır. Adam 35 yaşındadır. Görüntüleri çocuklar daha küçük adam daha büyük görünmektedir.

Küçük çocuk; baba, üşüyorum.
Baba; sessiz.
Büyük çocuk; donuk babasının sessizliğinden dökülen konuşmayı anlamıştır.

Babasının sesi olarak konuşmaya baslar;

Şimdi burası bizim evimiz. Evimizin önünden arabalar geçiyor. Bu yağan yağmur aslında saçlarımızdan süzülmüyor, kocaman evimizin yere kadar uzanan camlarına konan damlalar. Bak görüyor musun şu geçen arabanın rengini iste öyle bir güneş doğacak birazdan ve biz yokmuşuz gibi geçen insanlar var ya iste onlar bahçemizde ki güzel ağaca konan kuşlar ve bize güzel bir şarkı söyleyecekler. Biz sadece cıvıltılarını duyacağız, anlamayacağız dillerini ama olsun.

(Bir derin nefes ve dört nala koşan bir atın adımları hızında) Bak gecen sene annemi öldüren kurşunlardan kalanlar duruyor mu cebinde hala, saklıyor musun baba onları. Ver kardeşime lütfen çünkü onlar aslında birer renkli misket ve ben söz verdim sanıyordum ya annemi koruyacağıma. Aslında kardeşime misket oynamayı öğreteceklerime verdiğim sözdü o baba, tıpkı senin patronun sana ödeyeceği haftalığı ödeyeceğini söylediği söz gibi baba!
İnşaattan düştüğünde ve kırık kolunla tutunduğun da sana ödemeyi hemen yapacağına dair verdiği söz gibi baba, tuttu dimi sözünü o da, sözler tutulmak içindir, unutuyorsun artık baba. 

Yaşlandın dimi hep ondan mı oluyor tüm bunlar bize acaba?

Tanrı var mı baba!? Babanın yorgun gözleri şiddetle bakar.

Ben söyleyeyim baba var, ve herkes kendisinin tanrısıdır. Şah damarımızdan daha yakın nasıl olunur ki başka.
Şimdi bir uyku geldi çattı ya bize uyandığımız da her şey, senin emeğinin sahnesinden görünecek tüm tanrılara işte böyle baba!

Sahne kapanır.


Rehber-bilir

http://www.youtube.com/watch?v=ackPN0oTIiI