18 Temmuz 2014 Cuma

Sürgün


"Bir düş sürgününde başladı her şey. Bir sürgün düşlerken buldu insan kendini, düşüne esir düşen"


Sabahları bir serin olur burası. 

Bilirim bisiklete binip her şey yerinde mı diye bakmaya giderdim mutlaka ilk iş. 
Fakat bu sabah böyle olmadı.
Yapamadım

Önce kalkıp perdeyi kapattım, ilk gün ışığını severim oysa. 

Sonra köşede buğday başağı gibi duran aynayı düzelttim. Bilmiyorum belki de kendime bir bakmak geldi aklıma.

Bakamadım.

Yerine iliştirdim iyice. 
Düşerse de düşer dedim yürüdüm hızlı adımlarla bahçede buldum kendimi biranda.
Su verdim ilk önce mavi ibrikle fesleğene. 
Elimi de sürttüm ama burnuma götürmedim. Kim bilir ağlamaktan mı korkarım hala.

Yüzümü yıkadım ama öylece çivinin elinden tutmuş havluya uzanmak istemedim. Göz göze geldik başımı çevirdim. Bu utangaçlığımı atamadım hala.

Bir tıkırtı geldi mutfaktan, peçkanın üzerinde çaydanlık yanlamış, çayı da severim ama düzeltmek gelmedi içimden belki deviririm diye uzak durdum belli ki, çıktım hemen oradan.

Dökme demir'den anahtar ile iki kere kilitledim kapıyı. 
Boynu yırtık bir gömlek, rengini hiç sevmedim ama çıksın da istemedim üzerimden hiç. Belki çocukluk bu yaptığım fakat öyle işte...

Giymedim terliklerimi de. Otlara, dikenlere ve çimlere basmak istedi ayaklarım, taşların üzerine bastım inatla, sivri taraflarına denk gelsin diye sıkıca. Yanmaz mı hiç insanın canı?

Yanmadı işte.

Yürüdüm, yürüdüm. Kaldırdım başımı baktım karşımda;
fener tepe yangın kulesi, kuzey yıldızı..
Bir kuş havalandı çalıların o yandan, kalbime gitti elim,
O da mı istedi kanat çırpmak acaba?

Komşu kadının sesi çalındı kulağıma, bir an irkildim sonra bile bile baktım o yöne. Senin sesin olsun istedim belli ki, başım düştü yere.

Yürümeye devam ettim öylece, vardım geldim bir büyükçe taşın üzerine. Bağırmak geldi içimden sonra, sesim çıkmadı. Boşa kaldı ağzım bağıramadım boşluğa yakınken bile...

Gözümü yummak istedim sımsıkı. 
Önüme çıkar hayalin diye cesaret edemedim, bir adım daha atmak istedim yoka, atsam sonrası yok.
Yok olamadım bile..

Bir tüfek patladı yankılandı kulaklarımda güm !!

Şimşek çaktı, ardı sıra yağmurla yıkandım. 
Kök saldı çıplak ayaklarım. Önce biraz taşa dolandım sonra değdim toprağa.. 

Biraz sağır biraz kara, yeşillendim. 
Neyden sonra mavi bulutlarla yansıdı yüzüm geceden açık kalmış  pencereden odama.

Sabahları bir serin oluyormuş, hep bu yüzden burası.