18 Mart 2009 Çarşamba

Yaz gecesi rüyası

Bir mum alevinde tutuştu kağıtlar, ıslaktı gecenin dokusu, dilim dilim doğranmıştı düşler.
Ve bir and iliştirilmişti köşesine çıplak ve nemli duvarların;

yel eser, umutlar savrulur gider;
sensiz, bensiz kalır bağlar bahçeler;
altın gümüş nen varsa harcamaya bak!
ölür gidersin, düşmanın gelir yer.

Zaman bir uyku gibi gözlerde geçerken geride hatıra bıraktığı çizgilerdir yaşadık saydıklarımız, aynı duvara atılan çizikler gibi kimi derinden geçer cız eder izi kalır, kimi şöyle bir sıyırır vız gelir tırız gider;

bu gün,
benim gençlik nöbetimdir,
aşk şarabı içerim.
zira benim mutluluğum bundandır.
acıdır diye kötülemeyiniz,
o, hoştur.
onun acılığı,
benim saflığımdandır.

Niceleri geldi o gecenin alevinde, ışığa yönelen çeşit böcek gibi, kimileri dert oldu çöktü kaldı eriyen mum gibi, kimileri uçtu gitti yel gibi, adı yeni bir bebeğe isim konulur gibi konuldu, umut oldu;

eğer, bir yabancı
sana vefakarlık ederse
onu akrabadan kabul et.
eğer; akraban sana
vefasızlık ederse
onu düşman kabul et.
eğer, zehir sana
şifa verirse panzehir say.
eğer bal seni hasta ederse
arı soktu kabul et.

Bir mum alevinde tutuştu kağıtlar, ıslaktı gece, soğuktu odalar. Üşüyen ellerdi geçmişi sayfa sayfa açtıkça, bırakalım bari gönül ısınsın onun adını andıkça.

sevgili, seninle biz bir pergel gibiyiz
iki basimiz var, bir tek bedenimiz
nereye donersek donelim seninle
nihayet basbasa verecek degil miyiz…

O andı işte tam o an, yine kum dolu ayakkabılardan dökülen ay alıp başını gidecek, denizler sessizce güneşi çağıracaktı.

varlık yokluk derdini şu kafandan sil
bırak densiz işleri de kendini bil
gerin şöyle oh derin nefes al
kaç nefes alacağın belli değil.

Bu gece yıldızlar mı çoktu yoksa, toplanmışlar gökyüzüne her biri beni mi izliyordu, gölgem en son hangi duvara vurdu kendini, bilsem bırakmazdım okuduğum kelimeleri, kimi biraz onda kimi biraz bunda takıldı kaldı, uzaktan bakınca kuru bir ağaç dalında ki yaprak gibiydi her biri.

yarım somunun var mı, bir de ufak evin?
kimsenin kulu, kölesi değil misin?
kimsenin sırtından geçindiğin de yok ya
keyfine bak... en hoş dünyası olan sensin
insan yemeden, içmeden edemez
bunlar için gayret sarfetmene bir şey denemez
ama ondan ötesi olmuş, olmamış
onurundan fedakarlık etmeye değmez
dedim artık bilgiden bir noksanım yok
şu dünyanın sırrına erdim az çok
derken aklım geldi birden başıma
bir de baktım ömür geçmiş hiç bir şey bildiğim yok
gençlik bir kitaptır, okuduk bitti
canım bahar çoktan geçti - kış şimdi
hani sevincim, o cıvıl cıvıl kuş?
nasıl geldi, ne zaman uçtu gitti?

Hala karanlıktı gece, dönüş vaktiydi. Dost sohbetiyle aydınlanıyordu yollar, ve biliyordu her nasılsa ayaklar gideceği yeri. Çokça vakit geçecek idi bugünün üzerinden, varsın geçsin, dönüp, dönüp nasılda yaşanılıyor yine.

Kulaklarda gitar tınıları, bir savaş veriyordu güneş gece ile, kazanıyordu biri her seferinde, üzülüyordu diğeri. Böyle miydi sahi hep yaşam, bunca geçip gidenler hiç ders almamışlar mıydı, bugün varsın, yarın yoksun, sen kimsen oydu karşındaki de.

İşte, bir yaşam adamı Hayyam, bazen bir matematikçi oldu binom açılımında. Bazen yasak oldu sürgün ellerde. Bazen duvarda asılı durdu gölgesi, bazen gölgesi, taşın kendisi oldu. Ozan oldu gül çehrelerde denize yansıyan. Ah şu karşı kıyılardan bir nefes oldu.
Aşık oldu, kul oldu. Aşka geldi kül oldu. Gezgin oldu Semerkant’dan düştü sefere, rubailerini dizdi yol etti kendine. Zengin oldu bir bağ bozumunda üzüm şişelerince hoş oldu ama hiç boş olmadı ve Sarhoş oldu gökyüzünü düşledikçe.

Tiyatroda oyun oldu şahları da vurdular. Kitaplarda konu oldu bazen yerdir, bazen gerdiler. Arada methiyeler de düzdüler. Düzmecelerde bilmece de oldu, bilmeceler de son ece de.
Farisi oldu dillerde, Ecnebiceye çevrildi adı kah oldu, şahtı şahbaz oldu.
Bağ oldu, bahçe oldu, yeşerdi üzüm oldu, güz oldu, söz oldu hep sonunda şarap oldu.

Ama en çok dost oldu bunları yazdırdı.

1 yorum:

  1. Hayyam'ın yıldızları hep seninle olsun;
    içimdeki küllenmiş edebiyatın anka kuşunu bu vefalı dostluk ve derin duygularınla yeniden dirilttiğin için...

    YanıtlaSil